Bundan böyle herkesin aldığı maaşa göre giyinmesi önemle rica olunur...
Ofiste Prada ayakkabılar ve Gucci çantalarla geliyorsanız, maddi durumunuzun yeterince iyi olduğu görüldüğü için maaşınıza zam yapılmayacaktır. Sıradan ve ucuz yerlerden giyiniyorsanız elinizdeki parayı yeterince iyi idare edebildiğiniz görüldüğü için maaşınıza zam yapılmayacaktır.
Hastalık Durumları ;
Herhangi bir hastalığınız durumunda doktor raporu artık kanıt olarak kabul görmeyecektir. Doktora kadar gidebilen işine de gelebilir.
İzin Günleri ;
Her çalışan senede 104 izin günü vardır. Bunlara cumartesi ve pazar denir.
WC Kullanımı ;
İşgününün büyük kısmını tuvaletlerde harcandığı tespit edildiğinden, bundan böyle tuvalet kabinlerinde kalma süresi 3 dakikayla sınırlandırılmıştır.. 3 Dakika bittiği anda alarm çalacak, tuvalet kağıdı otomatikmen içeri toplanacak, kabin kapısı açılacak ve yukarıdan otomatik bir fotoğraf makinası inerek resminizi çekecektir. Bu durum üstüste iki kez başına gelmesi durumunda resminiz şirketin kara listesinde yayınlancak, resimde sırıttığı tespit edilenler yönetmeliğin "aklı dengesizlik durumu" maddesi kapsamında değerlendirilecektir.
Öğle Tatilleri ;
Zayıf personelin öğle tatili süresi 30 dakikadır. Normal kilodaki personelin öğle tatili süresi, dengeli beslenip formlarını korumalarına yetecek şekilde 15 dakikadır. Kilolı personelin öğle tatil süresi 5 dakikadır, bu da zaten bir kutu diet cola içmek için gayet yeterlidir. İlginize çok teşekkür ederiz. Müdüriyet...
10 Ekim 2011 Pazartesi
BULAŞIKÇI
İbrahim bir lokantanın önünde geçerken "Bulaşıkçı Aranıyor" ilanını görmüş,
Hemen içeri girip patrona :
- Ben burada bulaşılıkçılık yapabilirim, demiş.
Patron sormuş :
- Kaç dil biliyorsun ?
İbrahim hiç duraksamadan cevap vermiş :
- On dört.
- Een benimle alay ediyosun? İbrahim :
- Valla önce sen başlattın...
Hemen içeri girip patrona :
- Ben burada bulaşılıkçılık yapabilirim, demiş.
Patron sormuş :
- Kaç dil biliyorsun ?
İbrahim hiç duraksamadan cevap vermiş :
- On dört.
- Een benimle alay ediyosun? İbrahim :
- Valla önce sen başlattın...
PİŞMANLIK
Rıza Tevfik'e sorarlar :
- Hocam, bir erkek için bekarlık mı iyidir, evlilik mi?
Şöyle cevaplamış :
- İkisi de birdir. Nasıl olsa her iki halde de sonunda pişman olacaktır.
- Hocam, bir erkek için bekarlık mı iyidir, evlilik mi?
Şöyle cevaplamış :
- İkisi de birdir. Nasıl olsa her iki halde de sonunda pişman olacaktır.
AT NALI UĞUR GETİRİR Mİ?
Kadıköy Osmanağa Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca'ya :
- Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
Demirci hoca :
- Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var, ama bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.
- Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
Demirci hoca :
- Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var, ama bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.
ALDIĞIMIZ FİYATA
Keçecizade'nin Rusya'da bulunduğu sıralarda Rus çarı, Keçecizade Fuad Paşa'ya takılır :
- Paşa şu Girit'i satsanız!
- Hay hay, satalım ekselans
- Kaça satarsınız?
- Aldığımız fiyata
Girit'in yirmi seneyi aşkın bir zamanda ve binlerce şehitle alındığını bilen Çar sararır.
- Paşa şu Girit'i satsanız!
- Hay hay, satalım ekselans
- Kaça satarsınız?
- Aldığımız fiyata
Girit'in yirmi seneyi aşkın bir zamanda ve binlerce şehitle alındığını bilen Çar sararır.
AKIL VERGİSİ
Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui'ye :
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek :
- Hakikaten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi vergisinden muaf tutuyorum.
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek :
- Hakikaten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi vergisinden muaf tutuyorum.
AKSAKALLI OLSAYDI
Varna Savaşı'nda muharebe meydanında gezen II. Murad, düşman askerlerinin hep genç olduğunu görür.
Komutanlarından birine sorar.
- Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç aksakallı görmedim. Hepsi genç, hepsi taze!
Komutan şu cevabı verir :,
- Padişahım! içlerinde bir aksakallı olsaydı, başlarına bu felaket gelir miydi?
Komutanlarından birine sorar.
- Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç aksakallı görmedim. Hepsi genç, hepsi taze!
Komutan şu cevabı verir :,
- Padişahım! içlerinde bir aksakallı olsaydı, başlarına bu felaket gelir miydi?
NE YAPMAK GEREK?
Komedyen Eddie Cortar'a,
- Hastalanınca ne yapmak gerekir? diye sorulduğunda :
- Mutlaka doktora gidin demiş. Zira doktorun yaşaması gerek. Verdiği ilacıda alın, çünkü eczanecinin de yaşaması gerek. Fakat ilaçları sakın içmeye kalkmayın, zira sizinde yaşamanız gerek.
- Hastalanınca ne yapmak gerekir? diye sorulduğunda :
- Mutlaka doktora gidin demiş. Zira doktorun yaşaması gerek. Verdiği ilacıda alın, çünkü eczanecinin de yaşaması gerek. Fakat ilaçları sakın içmeye kalkmayın, zira sizinde yaşamanız gerek.
ŞANS
Bir filozofa sormuşlar :
- Şansa inanır mısınz?
- Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım.
- Şansa inanır mısınz?
- Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım.
GELİŞMİŞ ŞEKLİ
Hocam, diye sormuş. İnsan, maymun gelişmiş şeklidir diyorlar. Ne dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş.
- O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir.
- O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir.
GÖNLÜMÜ FETHETTİĞİ İÇİN
Fatihe sorarlar :
- İstanbul'u niçin fethettin?
Cevap verir :
- Önce o benim gönlümü fethettiği için!
- İstanbul'u niçin fethettin?
Cevap verir :
- Önce o benim gönlümü fethettiği için!
7 Ekim 2011 Cuma
SOKRATES VE BİLEYTAŞI
Talebelerden biri Sokrata sormuş :
- Herkese güzel konuşma dersleri verdiğin ve onlara hitabet sanatını öğrettiğin halde, niçin sen de çıkıp bir konuşma yapmıyorsun?
- Evlat demiş Sokrat. bileytaşı keskin değildir amma, en sert demiri bile keskin eder...
- Herkese güzel konuşma dersleri verdiğin ve onlara hitabet sanatını öğrettiğin halde, niçin sen de çıkıp bir konuşma yapmıyorsun?
- Evlat demiş Sokrat. bileytaşı keskin değildir amma, en sert demiri bile keskin eder...
HASTANIN YEMEĞİ
Lokman Hekime :
- Hastamıza ne yedirelim? diye sorduklarında, şu cevabı vermiş :
- Acı söz yedirmeyin de, ne yese olur.
- Hastamıza ne yedirelim? diye sorduklarında, şu cevabı vermiş :
- Acı söz yedirmeyin de, ne yese olur.
KABAHAT HAYVANDA
Hoca bir hanın önündeki binek taşına çıkarak, eşeğine binmiş,binmiş ama ters yönde binmiş, çevresindekiler :
- Ne yaptın hoca efendi? deyince şöyle cevap vermiş :
- Kabahat bende değil hayvanda, O ters duruyorsa ben ne yapayım!..
- Ne yaptın hoca efendi? deyince şöyle cevap vermiş :
- Kabahat bende değil hayvanda, O ters duruyorsa ben ne yapayım!..
YA KOKUSUNU NE YAPACAKSIN?
Hoca'nın yanında seslice yellenen biri, kabahatini örtbas edebilmek için ayağını tahtaya sürtmeye başlamış.
Hoca gülümsemiş ;
- Haydi sesini uydurdun diyelim, ya kokusunu ne yapacaksın?
Hoca gülümsemiş ;
- Haydi sesini uydurdun diyelim, ya kokusunu ne yapacaksın?
ZAMANE EŞEĞİ
Sonradan gören zenginin biri gösterişli bir at satın almış. Yolda eşeği ile giden nasreddin hoca'yı hızla geçmiş, uzaklaşmış. Sonra geriye dönüp atını koşturarak Hocanın yanına gelmiş ve küçümser bir tavırla :
- Eşek nasıl gidiyor, Hoca demiş.
- Zamane eşeği demiş Hoca, atla gidiyor!
- Eşek nasıl gidiyor, Hoca demiş.
- Zamane eşeği demiş Hoca, atla gidiyor!
ALTI PARMAK
Nasreddin hocamız acıkmış mı acıkmış. İştahlı iştahlı atıştırırken, kendini bilmezin biri ;
Neden, demiş, yemeği beş parmağınla yiyorsun?
Hocamız bir yandan yemeğine devam ederken, bir yandan da vermiş cevabını :
Altı parmağım olmadığı için!..
Neden, demiş, yemeği beş parmağınla yiyorsun?
Hocamız bir yandan yemeğine devam ederken, bir yandan da vermiş cevabını :
Altı parmağım olmadığı için!..
KASLARIMIZ
Yaşlı bir öğretmen, fen bilgisi dersinde kasları anlatıyordu. Bir ara öğrencilerinden birine şu soruyu sordu :
- Şimdi ben boks yapsam hangi kaslar çalışır?
Çocuk sakin sakin cevap verdi :
- İzleyenlerin gülme kasları öğretmenim!
- Şimdi ben boks yapsam hangi kaslar çalışır?
Çocuk sakin sakin cevap verdi :
- İzleyenlerin gülme kasları öğretmenim!
NE OLMAK İSTİYORSUN?
Bir öğretmen sınıfında hiç sevmediği bir çocuk varmış ve hep ona laf sokuşturmak istiyormuş.
- İismet büyüyünce ne olamak istiyorsun?
- Manken olmak istiyorum öğretmenim.
Öğretmen hemen başlamış laf sokuşturmaya :
- Nasıl manken olacaksın bu suratla, senin gibi çirkin çocuk yok bu sınıfta, sende manken olacağım diyorsun.
İsmet altta kalır mı :
- Bende o zaman öğretmen olurum sizin gibi.
- İismet büyüyünce ne olamak istiyorsun?
- Manken olmak istiyorum öğretmenim.
Öğretmen hemen başlamış laf sokuşturmaya :
- Nasıl manken olacaksın bu suratla, senin gibi çirkin çocuk yok bu sınıfta, sende manken olacağım diyorsun.
İsmet altta kalır mı :
- Bende o zaman öğretmen olurum sizin gibi.
DOKTORLAR
Bir ingiliz doktor diyor ki :
- Tıp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamın beynini alırız ve başkasına koyarız ve onu altı haftada iş arayacak hale getiririz.
Alman doktor diyor ki :
- Bu hiçbir şey değil ; biz bir adamın beynini çıkarırız ve başkasına koyarız ve onu dört haftada savaşa hazır hale getiririz.
Amerikalı doktor da diyor ki :
- Beyler siz çok geridesiniz. Biz teksas'tan bir beyinsizi aldık ve beyaz saraya koyduk. şimdi, ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor.
- Tıp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamın beynini alırız ve başkasına koyarız ve onu altı haftada iş arayacak hale getiririz.
Alman doktor diyor ki :
- Bu hiçbir şey değil ; biz bir adamın beynini çıkarırız ve başkasına koyarız ve onu dört haftada savaşa hazır hale getiririz.
Amerikalı doktor da diyor ki :
- Beyler siz çok geridesiniz. Biz teksas'tan bir beyinsizi aldık ve beyaz saraya koyduk. şimdi, ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor.
HALKI NASIL DAĞITIRSIN?
Mehmet polislik imtihanında yazılı sınavı başarıyla vermişti. Sıra sözlü mükalata gelmişti. Sınav komisyon başkanı Mehmet'e sordu :
- Bir gösteri yürüyüşünde, halkı dağıtmak için ne yaparsın?
Mehmet'in cevabı hazırdı :
- Hemen şapkamı çıkartıp ters çeviririm. Göztericilerden, Polisi Güçlendirme Vakfına yardım isterim.
- Bir gösteri yürüyüşünde, halkı dağıtmak için ne yaparsın?
Mehmet'in cevabı hazırdı :
- Hemen şapkamı çıkartıp ters çeviririm. Göztericilerden, Polisi Güçlendirme Vakfına yardım isterim.
KALİTE
Ahmet'in tezgahtarlık yaptığı tuhafiyeye bir bey gelir ;
- Bir çift hanım çorabı istiyorum.
- Karına mı alacaksın yoksa daha mı kaliteli olsun?
- Bir çift hanım çorabı istiyorum.
- Karına mı alacaksın yoksa daha mı kaliteli olsun?
SORUYOR MUYUM?
Koca evine ellerine bir sürü kaset dolu girer ve karısı :
- Niye bir sürü kasete para verdin bizim evde teyp yok ki?
- Sen sütyen aldığında ben soruyor muyum?
- Niye bir sürü kasete para verdin bizim evde teyp yok ki?
- Sen sütyen aldığında ben soruyor muyum?
6 Ekim 2011 Perşembe
REKLAM METNİ
Patron, Şirketin metin yazarını çağırır :
- Son yazdığın eğitim bildirisini beğenmedim... Bu bildiriler, şirketteki en aptal kişilerin bile anlayabileceği şekilde yazılmalı...
Haftalar süren emeğine bakakalan metin yazarı, sakin, yanıtlar :
- Hay hay efendim... Siz nereleri anlamadınız?
- Son yazdığın eğitim bildirisini beğenmedim... Bu bildiriler, şirketteki en aptal kişilerin bile anlayabileceği şekilde yazılmalı...
Haftalar süren emeğine bakakalan metin yazarı, sakin, yanıtlar :
- Hay hay efendim... Siz nereleri anlamadınız?
KERİZ
Amerikalı bir araştırmacı, sabır ve dikkatle çalışarak iki fareye acıktıkları zaman burunları ile zile basmayı öğretti.
Fareler kendi aralarında konuşurlarken biri diğerlerine şöyle diyordu :
Enayiyi amma alıştırdık, her zile bastığımızda peynir veriyor.
Fareler kendi aralarında konuşurlarken biri diğerlerine şöyle diyordu :
Enayiyi amma alıştırdık, her zile bastığımızda peynir veriyor.
3. DÜNYA SAVAŞI
Hitler ve Stalin bir barda oturmaktadırlar. Bir adam içeri girer ve barmene :
- Bunlar Hitler ve Stalin değil mi? diye sorar. Barmen 'evet,onlar' der. Sonra adam onlara doğru yürü ve sorar :
- Selam, ne yapıyorsunuz?
Hitler cevaplar :
- 3. Dünya Savaşı'nı planlıyoruz.
Adam sorar :
- Gerçekten mi? Neler olacak?
Hitler Stalin'e döner ve der ki :
- Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudiyi takmayacağını söylemiştim!
- Bunlar Hitler ve Stalin değil mi? diye sorar. Barmen 'evet,onlar' der. Sonra adam onlara doğru yürü ve sorar :
- Selam, ne yapıyorsunuz?
Hitler cevaplar :
- 3. Dünya Savaşı'nı planlıyoruz.
Adam sorar :
- Gerçekten mi? Neler olacak?
Hitler Stalin'e döner ve der ki :
- Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudiyi takmayacağını söylemiştim!
EVDEN KAÇMAK
Bıyıkları yeni terleyen delikanlı anne ve babası ile uzun bir tartışmadan sonra, bavulunu toplar.
- Sakın beni durdurmaya kalkmayın. Ben heyecan istiyorum, aşk istiyorum. Çoşku istiyorum, bol para istiyorum. Bu evde bunların hiçbiri mümkün değil...
Sonra kapıyı doğru yürür.
Babası arkasından,
- Dur! diye bağırır.
- Size söylemiştim, beni durdurmaya kalkışşmayın.
- Dur, diye yeniden bağırır babası, dur oğlum.. Beni de bekle...
- Sakın beni durdurmaya kalkmayın. Ben heyecan istiyorum, aşk istiyorum. Çoşku istiyorum, bol para istiyorum. Bu evde bunların hiçbiri mümkün değil...
Sonra kapıyı doğru yürür.
Babası arkasından,
- Dur! diye bağırır.
- Size söylemiştim, beni durdurmaya kalkışşmayın.
- Dur, diye yeniden bağırır babası, dur oğlum.. Beni de bekle...
SAAT
Adam yorgun halde eve gelir, karısı heyecanla kocasına koşar ve anlatmaya başlar ;
- Bugün ne oldu biliyor musun?
- Nerden bileyim!
- Bizim duvar saati var ya, az kalsın annemin kafasına düşüyordu.
- O saat zaten hep geç kalıyor!
- Bugün ne oldu biliyor musun?
- Nerden bileyim!
- Bizim duvar saati var ya, az kalsın annemin kafasına düşüyordu.
- O saat zaten hep geç kalıyor!
ÖDÜL
Biri içinde bin lira bulunan cüzdanını kaybetmiş. Kaybettiği yerdekilere cüzdanını getirene 100 lira vereceğini söylemiş. Daha sonra kalabalıktan bir ses daha duyulmuş :
- O cüzdanı bulup bana getirene 250 lira vereceğim!
- O cüzdanı bulup bana getirene 250 lira vereceğim!
VERGİ NASIL KAÇIRILIR?
Patronun yanına giren muhasebeci :
- Biliyor musunuz patron, on yıl önce çok ilginç bir kitap yayınlayan bir arkadaş, ikinci kitabın da yayınlamış...
- Neydi ilkinin adı?
- Vergi nasıl kaçırılır?
- Ya? Peki ikincisinin?
- Metris cezaevinde on yıl.
- Biliyor musunuz patron, on yıl önce çok ilginç bir kitap yayınlayan bir arkadaş, ikinci kitabın da yayınlamış...
- Neydi ilkinin adı?
- Vergi nasıl kaçırılır?
- Ya? Peki ikincisinin?
- Metris cezaevinde on yıl.
ÖDÜL
- Babacığım, söz vermiştiniz, karnemde her iyi nota karşılık bana on lira verecektiniz, değil mi?
- Evet yavrum.
- O halde size iyi bir haber vereyim. Paranızı tasarruf edebilirsiniz...
- Evet yavrum.
- O halde size iyi bir haber vereyim. Paranızı tasarruf edebilirsiniz...
KONFERANS
Konuşmacı konferansını yeni bitirmişti. Arkadaşlarından birine sordu :
- Açık açık söyle, nasıldım?
- Valla dostum, ben sadece üç eleştiride bulunacağım.
- Neymiş onlar?
- Bir kere metni okudun, ikincisi kötü okudun, üçüncüsü metin de okunmaya değer bir şey değildi... Bunun dışında her şey mükemmeldi.
- Açık açık söyle, nasıldım?
- Valla dostum, ben sadece üç eleştiride bulunacağım.
- Neymiş onlar?
- Bir kere metni okudun, ikincisi kötü okudun, üçüncüsü metin de okunmaya değer bir şey değildi... Bunun dışında her şey mükemmeldi.
EVLENME TEKLİFİ
Tiyatro oyuncusu bir bayan, ünlü yazar Bernard Shaw'a evlenme teklifinde bulunmuştu. mektubunda şöyle diyordu :
- Sizin olağanüstü zeki olduğunuzu işittim. Uzmanlar, benim de dünyanın fizikçe en güzel kadın olduğumu belirtiyorlar. Bu iki bulunmaz özelliğin bir çocukta birleşmesi, ancak evlenmemizle sağlanabilir.
Shaw cevap yazdı :
- Sayın bayan, uya doğacak çocuk, benim vücudumu ve sizn zekanızı alırsa? İşte bu ihtimal ne yazık ki evlenme teklifinize evet dememe engel oldu. Selamlar.
- Sizin olağanüstü zeki olduğunuzu işittim. Uzmanlar, benim de dünyanın fizikçe en güzel kadın olduğumu belirtiyorlar. Bu iki bulunmaz özelliğin bir çocukta birleşmesi, ancak evlenmemizle sağlanabilir.
Shaw cevap yazdı :
- Sayın bayan, uya doğacak çocuk, benim vücudumu ve sizn zekanızı alırsa? İşte bu ihtimal ne yazık ki evlenme teklifinize evet dememe engel oldu. Selamlar.
KAYIP
Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış.
Talebesi :
- İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum diye itiraz edecek olun Eflatun cevap vermiş :
- Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.
Talebesi :
- İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum diye itiraz edecek olun Eflatun cevap vermiş :
- Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.
5 Ekim 2011 Çarşamba
GÖK GÜRÜLTÜSÜ
Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates`e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.
Sokrat, gayet sakin :
- Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum demiş.
Sokrat, gayet sakin :
- Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum demiş.
LAFI OTURTANLAR
Churchill avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill'e kızgın kızgın şöyle seslenir :
- Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım.
Churchill, oldukça sakin bir şekilde kadına döner ve cevap verir :
- Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim.
- Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım.
Churchill, oldukça sakin bir şekilde kadına döner ve cevap verir :
- Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim.
AMELİYAT YERİ
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar. delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
- Sevgilim, sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parıldar :
- Göster canım, göster ...
kız eliyle karşıdaki binayı göstererek :
- Bak şu ileride görünen sarı bina var ya, onunüçüncü katı...
- Sevgilim, sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parıldar :
- Göster canım, göster ...
kız eliyle karşıdaki binayı göstererek :
- Bak şu ileride görünen sarı bina var ya, onunüçüncü katı...
ÖĞRETMEN
Türkçe dersinde öğretmen sordu :
- Ben güzelim, dediğim zaman bu hangi zaman formundadır?
- Geçmiş zaman öğretmenim.
- Ben güzelim, dediğim zaman bu hangi zaman formundadır?
- Geçmiş zaman öğretmenim.
HİZMETÇİ
Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye :
- Biz 8'de kalkar 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?
Hizmetçi, gayet sakin :
- Uyanamazsam, siz başalyın.
- Biz 8'de kalkar 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?
Hizmetçi, gayet sakin :
- Uyanamazsam, siz başalyın.
ANLAMSIZ EVLİLİK
Çocuk babasına :
- Babacığım, annem ile nasıl evlendin?
Adam eşine dönüp :
- Görüyor musun, çocuk bile anlam veremiyor bu evliliğe...
- Babacığım, annem ile nasıl evlendin?
Adam eşine dönüp :
- Görüyor musun, çocuk bile anlam veremiyor bu evliliğe...
SEZONLUK BİLET
Üniversite döneminin ilk gününde Rektör yeni gelen öğrencileri toplamış, üniversite kurallarını anlatırken sıra yurt olayına gelmiş.
Rektör demiş ki :
- Kız yurtları erkek öğrenciler için yasak bölge. Erkek yurtları da kız öğrenciler için. Yasak bölgede yakalanan kişiye ilk seferinde 50 lira, ikinci yakalaşında 100 lira, üçüncü yakalanışında da 200 lira ceza kesilecek, sorusu olan var mı?
Arka taraftan bir erkek öğrenci :
- Hocam, sezonluk bilet ne kadar?
Rektör demiş ki :
- Kız yurtları erkek öğrenciler için yasak bölge. Erkek yurtları da kız öğrenciler için. Yasak bölgede yakalanan kişiye ilk seferinde 50 lira, ikinci yakalaşında 100 lira, üçüncü yakalanışında da 200 lira ceza kesilecek, sorusu olan var mı?
Arka taraftan bir erkek öğrenci :
- Hocam, sezonluk bilet ne kadar?
MASAL KİTAPLARI
Adam kitabevine girerek tezgahtara sordu :
- Sizde kadınlara karşı zafer kazanan erkeklerle ilgili bir kitap var mı?
- Var efendim, şuradaki masal kitapları bölümünde bulabilirsiniz.
- Sizde kadınlara karşı zafer kazanan erkeklerle ilgili bir kitap var mı?
- Var efendim, şuradaki masal kitapları bölümünde bulabilirsiniz.
KİMYAGER
Adam evi kiralamak üzeredir :
- Sizden önceki kiracı, bir kimyagerdi, bu odayı da laboratuar gibi kullanırdı.
Bunun üzerine kiracı adayı tavana bakar ve lekeler görür :
- Bu lekeler onun çalışmalarının eseri yani ?
- Yok yok. O lekeler bizzat kendisi...
- Sizden önceki kiracı, bir kimyagerdi, bu odayı da laboratuar gibi kullanırdı.
Bunun üzerine kiracı adayı tavana bakar ve lekeler görür :
- Bu lekeler onun çalışmalarının eseri yani ?
- Yok yok. O lekeler bizzat kendisi...
HAPI YUTMAK
İşin ehli olmayan bir doktorun eline düşen hastaya, doktor sormuş :
- Nasılsınız, dün verdiğim hapı yuttunuz mu?
Hasta iç çekerek :
- Ben asıl, senin eline düştüğüm anda hapı yuttum, demiş...
- Nasılsınız, dün verdiğim hapı yuttunuz mu?
Hasta iç çekerek :
- Ben asıl, senin eline düştüğüm anda hapı yuttum, demiş...
4 Ekim 2011 Salı
REÇETE
Kadının biri eczaneden içeri hışımla dalar ve eczacıya:
- Bana hemen bir şişe arsenik verin, der.
- Arseniği ne yapacaksın?
- Kocamı öldüreceğim!
- Kusura bakmayın reçetesiz arsenik satmam olanaksız.
Bunun üzerine kadın çantasını açar ve içinden kocasıyla eczacının karısının yatakta çekilmiş fotoğrafını çıkartır.
Eczacı fotoğrafa bakar ve:
- Reçeteyi neden daha önce göstermediniz? der.
- Bana hemen bir şişe arsenik verin, der.
- Arseniği ne yapacaksın?
- Kocamı öldüreceğim!
- Kusura bakmayın reçetesiz arsenik satmam olanaksız.
Bunun üzerine kadın çantasını açar ve içinden kocasıyla eczacının karısının yatakta çekilmiş fotoğrafını çıkartır.
Eczacı fotoğrafa bakar ve:
- Reçeteyi neden daha önce göstermediniz? der.
BOKS MAÇI
Ağır siklet boksörler arasında bir ünvan maçında, artık yaşı geçmekte olan şampiyonla genç ve hırslı rakibi dövüşmektedir. Birkaç raundun ardından, yaşlı olan artık iyice hırpalanır. Üstüne üstlük, vurmaya çalıştığı her seferde yumrukları havayı dövmektedir. Raund arasında, bir yandan kaşındaki yarık tedavi edilirken, antrenörüne sorar:
- Hocam, sizce bu maçı alma şansım var mı?
- Elbette var... Şu ana kadar yaptığın gibi, etrafındaki havayı dövmeye devam et, böylece rakibini zatürreden öldürebilir ve kazanabilirsin...
- Hocam, sizce bu maçı alma şansım var mı?
- Elbette var... Şu ana kadar yaptığın gibi, etrafındaki havayı dövmeye devam et, böylece rakibini zatürreden öldürebilir ve kazanabilirsin...
SAYMAKLA BİTMEZ
Delikanlı çok acıkmıştır, bir an önce eve gider, daha kapıdan annesine sorar:
- Anneciğim yemekte ne var?
- Ooo. Saymakla bitmez oğlum.
- Süpersin anne. Ne var yemekte?
- Pirinç pilavı...
- Anneciğim yemekte ne var?
- Ooo. Saymakla bitmez oğlum.
- Süpersin anne. Ne var yemekte?
- Pirinç pilavı...
KİM 500 MİLYAR İSTER ?
Keyifli bir akşamdan sonra, karı koca yatağa girmişler. Adamın geceyi henüz bitrimeye niyeti yok... Hafif hafif yanaşmış eşine:
- Tatlım, demiş bu gece şöyle bir sevişelim ister misin?
- Olmaz, demiş karısı. Bu gece olmaz.
- Emin misin? demiş kocası.
- Eminim, demiş kadın.
- Bu son kararın mı? diye ısrar etmiş adam.
- Son kararım, demiş kadın.
- O zaman, demiş adam, bir arkadaşa telefon etme hakkımı kullanabilir miyim?
- Tatlım, demiş bu gece şöyle bir sevişelim ister misin?
- Olmaz, demiş karısı. Bu gece olmaz.
- Emin misin? demiş kocası.
- Eminim, demiş kadın.
- Bu son kararın mı? diye ısrar etmiş adam.
- Son kararım, demiş kadın.
- O zaman, demiş adam, bir arkadaşa telefon etme hakkımı kullanabilir miyim?
NEREMİ?
Bir kız, erkek arkadaşına soruyor:
- Benim bedenimi mi seviyorsun, yoksa entellektüel kişiliğimi mi?
Erkek cevaplıyor:
- Senin espri anlayışını!
- Benim bedenimi mi seviyorsun, yoksa entellektüel kişiliğimi mi?
Erkek cevaplıyor:
- Senin espri anlayışını!
KAFALAR
Antep'in ileri gelenlerinden bir zat, bir gün Hasırcızade Muhammed Ağa'nın yanına gelerek:
- Filan efendi ile falan efendi arasındaki çekişmeler gittikçe büyüyor demiş. Bunların beynlerini (aralarını) bulsanız iyi olur.
Hasırcızade Muhammed Ağa, biraz da kızmış olduğu o adamlar için şu cevabı vermiş:
- Onların kafaları kırılmadıkça beyinleri bulunmaz.
(Beyn kelimesi, yukarda da belirtildiği gibi, Arapça'da ara anlamında kullanılmaktadır. Hasırcızade bu cevabında Türkçe beyin kelimesini kullanarak espri yapmıştır.)
- Filan efendi ile falan efendi arasındaki çekişmeler gittikçe büyüyor demiş. Bunların beynlerini (aralarını) bulsanız iyi olur.
Hasırcızade Muhammed Ağa, biraz da kızmış olduğu o adamlar için şu cevabı vermiş:
- Onların kafaları kırılmadıkça beyinleri bulunmaz.
(Beyn kelimesi, yukarda da belirtildiği gibi, Arapça'da ara anlamında kullanılmaktadır. Hasırcızade bu cevabında Türkçe beyin kelimesini kullanarak espri yapmıştır.)
TESELLİ
Süleyman Efendi, ayağındaki nasırdan şikayet edince, Suadiye Gazinosu sahibi Mustafa Güler sormuş:
- Nasırınız nerede?
- Sol ayağımın tabanında, diye cevap vermiş Süleyman Efendi. Ama beni çok rahatsız ediyor.
Mustafa Güler, teselli etmiş:
- Hiç merak etme dostum. Nasırının üzerine senden başkası basmaz.
- Nasırınız nerede?
- Sol ayağımın tabanında, diye cevap vermiş Süleyman Efendi. Ama beni çok rahatsız ediyor.
Mustafa Güler, teselli etmiş:
- Hiç merak etme dostum. Nasırının üzerine senden başkası basmaz.
EN İYİ KADIN
Damad İbrahim Paşa, Şair Nedim'e, kadınların en iyisinin kim olduğunu sorduğunda, ondan şu cevabı almış:
- Şüphesiz ki dilsiz olanlar paşam.
- Şüphesiz ki dilsiz olanlar paşam.
HATA ETMİŞSİNİZ
Genç bir şair, Yahya Kemal'le tanışmış ve ona birkaç şiirini okuduktan sonra,
- Ben hiç kimseden ders almadım, demiş. Kendi mkendimi yetiştirdim.
Yahya Kemal, acı acı gülümsemiş:
- Vah vah! Hata etmişsiniz...
- Ben hiç kimseden ders almadım, demiş. Kendi mkendimi yetiştirdim.
Yahya Kemal, acı acı gülümsemiş:
- Vah vah! Hata etmişsiniz...
SOY-SOP MESELESİ
Bahaeddin Nakşibend'e sorarlar:
- Soyunuz nereye ulaşıyor?
Cevap verir:
- İnsan soyu ile hiçbir yere ulaşamaz.
- Soyunuz nereye ulaşıyor?
Cevap verir:
- İnsan soyu ile hiçbir yere ulaşamaz.
3 Ekim 2011 Pazartesi
YAŞAMAK
Eski gazetecilerden Vartan Efendi, Babıali yokuşunu çıkarken tanıdıklarından birine rastlar. Çoktandır görmediği arkadaşı Vartan'ın yıllardan beri hiç değişmemiş olması karşısında hayretini gizlemeyip :
- Yahu Vartan, der, sen hiç ihtiyarlamıyorsun.
Maddi zorluklar içinde kıvranan Vartan, mütevekkil bir eda ile cevap verir :
- Yaşamıyoruz ki ihtiyarlayalım!
- Yahu Vartan, der, sen hiç ihtiyarlamıyorsun.
Maddi zorluklar içinde kıvranan Vartan, mütevekkil bir eda ile cevap verir :
- Yaşamıyoruz ki ihtiyarlayalım!
YAĞLI BOYA
Keçecizade Fuad Paşa, Paris'te Dışişleri bakanı olarak bulunduğu bir sırada, sarayın yüzü gözü aşırı derecede boyalı kadınlardan biri, biraz da kendisini kastederek :
- Efendim, demiş. Buranın güzellerini nasıl buluyorsunuz?
Paşa :
- Afedersiniz madam, diye cevap vermiş. Ben, yağlı boyadan hiç anlamam.
- Efendim, demiş. Buranın güzellerini nasıl buluyorsunuz?
Paşa :
- Afedersiniz madam, diye cevap vermiş. Ben, yağlı boyadan hiç anlamam.
BOŞLUK
Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay'a gelen bir hasta :
- Garip değil mi, doktor bey? diye sormuş. Baş aşağı durduğum zaman kan başıma hücum ediyor da, ayakta durduğum zaman neden ayaklarıma hücum etmiyor?
Gökay :
- Sebebi çok basit dostum, diye cevap vermiş. Ayaklarınızın içi boş değil de ondan.
- Garip değil mi, doktor bey? diye sormuş. Baş aşağı durduğum zaman kan başıma hücum ediyor da, ayakta durduğum zaman neden ayaklarıma hücum etmiyor?
Gökay :
- Sebebi çok basit dostum, diye cevap vermiş. Ayaklarınızın içi boş değil de ondan.
TAM ZAMANINDA
Washington'daki tiyatrolardan birinde sergilenecek olan bir temsile ünlü General Marshall da davetliymiş. Oyunun başlama saati çok önceden bildirildiği halde, General geç kaldığı için mi bu iş yarım saat kadar geciktirilmiş ve mareşal gelip koltuğuna oturduğu anda, lambalar söndürülerek oyun başlatılmış.
General, yaverinin kulağına eğilerek şöyle demiş :
- Tam zamanında gelmişiz.
General, yaverinin kulağına eğilerek şöyle demiş :
- Tam zamanında gelmişiz.
SEN GEL
Şair Cahız anlatıyor :
Birgün ordugahtaki askerler arasında çok uzun boylu bir genç gördüm.
Kendisine :
- Aşağa gel de yemek ye! diye takıldım.
Bana şöyle dedi :
- Asıl sen yukarı gel de, dünyayı gör.
Birgün ordugahtaki askerler arasında çok uzun boylu bir genç gördüm.
Kendisine :
- Aşağa gel de yemek ye! diye takıldım.
Bana şöyle dedi :
- Asıl sen yukarı gel de, dünyayı gör.
ZİYARET SEBEBİ
Aristippus'a, 'Niçin Filozoflar zenginleri ziyaret ederde, zenginler filozofları ziyaret etmez?' diye sorduklarında, ünlü filozof :
- Filozoflar, neye sahip olmadıklarını iyi bilmelerine rağmen, zenginler bunu bilemezler, demiş. Bu yüzden de filozofları ziyaret etmeyi akıl edemezler.
- Filozoflar, neye sahip olmadıklarını iyi bilmelerine rağmen, zenginler bunu bilemezler, demiş. Bu yüzden de filozofları ziyaret etmeyi akıl edemezler.
EN ZOR DİL
Yedi sekiz lisan bilen bir bilgeye :
- Üstad!. diye sormuşlar. Gerçek bir uzman olarak bütün dillerin özelliğini biliyorsunuz. Söyler misiniz acaba, en anlaşılmaz dil hangisidir?
Bilge zat, hiç düşünmeden cevap vermiş :
- Kadınların dili.
- Üstad!. diye sormuşlar. Gerçek bir uzman olarak bütün dillerin özelliğini biliyorsunuz. Söyler misiniz acaba, en anlaşılmaz dil hangisidir?
Bilge zat, hiç düşünmeden cevap vermiş :
- Kadınların dili.
AĞZINA BAKMAK
Ünlü bir Fransız sormuşlar :
- Bir politikacının yaşayıp yaşamadığı nasıl anlaşılır?
Şöyle cevap vermiş:
- Ağzına bakacaksınız. Kapalıysa ölmüş demektir.
- Bir politikacının yaşayıp yaşamadığı nasıl anlaşılır?
Şöyle cevap vermiş:
- Ağzına bakacaksınız. Kapalıysa ölmüş demektir.
DÜŞMAN
Abraham Lincoln, düşmanları hakkında çok yumaşak konuşurmuş. Dostları buna pek bir mana veremeyip kendisine şöyle demişler :
- Düşmanlarınızı yok etmek gerekirken onlara böyle dostça yaklaşmanızı anlamıyoruz!
Lincoln şöyle cevap vermiş :
- Düşmanlarımızı dost etmekle onları yok etmiş olmuyor muyuz?
- Düşmanlarınızı yok etmek gerekirken onlara böyle dostça yaklaşmanızı anlamıyoruz!
Lincoln şöyle cevap vermiş :
- Düşmanlarımızı dost etmekle onları yok etmiş olmuyor muyuz?
SÜLÜK
Adamın birisi tranvay durağında Neyzen Tevfik'in arkasına yapışmıştı. Dostlarından birisi neyzen'e :
- Ne o? Bu adam hiç peşinden ayrılmıyor, der.
Neyzen cevabı yapıştırır:
- Görmüyor musun? Hastayım. Sülük tutundum.
- Ne o? Bu adam hiç peşinden ayrılmıyor, der.
Neyzen cevabı yapıştırır:
- Görmüyor musun? Hastayım. Sülük tutundum.
1 Ekim 2011 Cumartesi
MÜKEMMEL ALIŞVERİŞ
Gazeteci Mecdi Sayan, eşiyle birlikte çarşıdan dönen bir arkadaşına alışverişlerinin nasıl geçtiğini sorunca, adam Mecdi Sayan'ın kulağına eğilerek :
- Süper, demiş. İnanılmaz!.. Hanım hiç bir şey beğenmedi.
- Süper, demiş. İnanılmaz!.. Hanım hiç bir şey beğenmedi.
BU KADAR GETİRMİŞ
Mithat Cemal Kuntay, Yusuf Ziya Ortaç'la birlikte bir çay bahçesindeyken, garson küçük acem bardaklarıyla çayları getirmiş ve yanına da bir miktar şeker koymuş. Kuntay, sohbeti sürdürürken çayına şeker atmaya başlamış ve bir, iki, üç derken, konulan sekiz şekerin tamamını doldurmuş.
Yusuf Ziya Ortaç, Kuntay'ın dalgınlığı karşınsında onu ikaz edip :
- Aman efendi!.. demiş. Sekiz şeker attınız.
- ne yapayım! diye karşılık vermiş Kuntay, garson daha fazla getirmemiş ki...
Yusuf Ziya Ortaç, Kuntay'ın dalgınlığı karşınsında onu ikaz edip :
- Aman efendi!.. demiş. Sekiz şeker attınız.
- ne yapayım! diye karşılık vermiş Kuntay, garson daha fazla getirmemiş ki...
BU KADAR GETİRMİŞ
mithat cemal kuntay, yusuf ziya ortaç'la birlikte bir çay bahçesindeyken, garson küçük acem bardaklarıyla çayları getirmiş ve yanına da bir miktar şeker koymuş. kuntay, sohbeti sürdürürken çayına şeker atmaya başlamşı ve bir
İKİ CEPHE
Birinci Dünya Savaşının önemli komutanlarından olan General Sarrail, Almanlarla yaptığı mücadelenin en yoğun olduğu günlerde, kendisinden çok genç bir hanımla evlenmiş.
Bunu öğrenen Başbakan Clemenceau :
- İşi çok zor! demiş: Şimdiki iki cephede birden savaşmak zorunda kalacak.
Bunu öğrenen Başbakan Clemenceau :
- İşi çok zor! demiş: Şimdiki iki cephede birden savaşmak zorunda kalacak.
HANGİSİ DAHA ZOR?
İnsanlardan uzak yaşayan Ebuzer'e 'Yalnızlık zor değil mi?', diye sorduklarında, şu cevabı vermiş :
- İnsanlarla yaşamak daha zor.
- İnsanlarla yaşamak daha zor.
İKİ ÇUVAL
Profesör öğrencisine sormuş :
- Yolda yürüken iki torba bulduğunu hayal et, birinde akıl var. hangi çuvalı alırsın?
Öğrenci:
- Tabi ki para olan çuvalı seçerdim..
Profesör :
- Ben aklı olan çuvalı seçerdim... der.
Öğrenci :
- normal! kimde ne eksikse onu seçer...
- Yolda yürüken iki torba bulduğunu hayal et, birinde akıl var. hangi çuvalı alırsın?
Öğrenci:
- Tabi ki para olan çuvalı seçerdim..
Profesör :
- Ben aklı olan çuvalı seçerdim... der.
Öğrenci :
- normal! kimde ne eksikse onu seçer...
BEN UÇUYORUM
Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğunda gidip üniversite Profesörünün oturduğu masaya oturmuş.
Profesör kaşlarını çatarak :
- Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!
Öğrenci :
- O zaman ben uçuyorum...
Profesör kaşlarını çatarak :
- Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!
Öğrenci :
- O zaman ben uçuyorum...
SOBANIN YANINDA
Babası Can'a sorar :
- Sınıfta durumun nasıl? Can :
- İyi baba, sobanın yanında oturuyorum.
- Sınıfta durumun nasıl? Can :
- İyi baba, sobanın yanında oturuyorum.
BÖYLE KORUNUR
Çok değerli olan kütüphanesi millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder.
Bir gün ansızın kütüphanesine ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı sıkılır ve belli etmemeye çalışırak :
- Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de emniyetli adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, aferin!
Bir gün ansızın kütüphanesine ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı sıkılır ve belli etmemeye çalışırak :
- Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de emniyetli adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, aferin!
ÖLÜLER ÇİÇEK KOKLAMAZ
Amerikalı iş adamı, bir Çinliye alay ederek sormuş :
- Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş :
- Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
- Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş :
- Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
TERBİYESİZLİK
Bayan profesör, solunum olayını sormak amacıyla, sigarasından bir nefes çekip öğrencisinin yüzüne üfledi :
- Söyle bakalım, bu nedir?
- Terbiyesizliktir hocam.
- Söyle bakalım, bu nedir?
- Terbiyesizliktir hocam.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)